Travma Sonrası Stres Bozukluğu hakkında hazırladığımız bu yazımızda Konya’da destek arıyorum diyenler için Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun belirtileri ve bulguları, toplum içerisindeki sıklığı ve oluş nedenleri hakkında bilgi bulabilirsiniz. Özellikle böylesi bir problem yaşayan kişiler için bu yazının (biraz uzun oldu) sabırla sonuna kadar okunmasını öneririm. Posttravmatik Stres bozukluğu olarak da bilinen ve kökeninde bunaltı bulunan bu kaygı bozukluğu DSM 5 tanı ölçütlerinde Örselenme Sonrası Gerginlik Bozukluğu adıyla geçmektedir. DSM 5 tanı ölçütleri bu rahatsızlığın belirtilerini sıralarken ‘Travma’ kavramı yerine ‘Örseleyici olay(lar)’ kavramını tercih etmiştir. Toplum tarafından ‘Travma’ kavramının ise daha çok tercih edildiğini görüyoruz.
Travmanın kısa tanımını vererek konumuza devam edelim; Travma, zihnin hazmetme kapasitesinin dışındaki her şey’dir. Dolayısıyla olaylar, standart bir şekilde kişiyi travmatize etme özelliğine sahip değildir. Kişinin anlam dünyasına, algılamasına, dolayısıyla olayı yorumlamasına bağlı olarak değişebilir. Örneğin; Sınıfta öğretmeni tarafından derste konuştuğu için azarlanan iki öğrenciyi ele alalım. Birisi öğretmeni tarafından azarlanmayı sıradan bir olay gibi düşünürken, diğeri ise kendisini küçük düşmüş, aşağılanmış hissederek travmatize olabilir. Aynı olay iki farklı kişi üzerinde çok farklı etkilere sahiptir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve EMDR Terapisi
Tüm psikopatolojiye, yani tüm psikolojik problemlere travma perspektifinden bakan terapi ekolleri de mevcuttur. Örneğin EMDR Terapisi böyle bir bakış açısıyla psikopatolojiye bakmaktadır. Temelde kişinin yaşamış olduğu bugünkü problemlerin derininde erken dönem yaşam olayları, yani çocukluk travmaları olduğunu iddia eden EMDR terapistleri Travma konusunda oldukça başarılı çalışmalar yürütmektedir. Kısaca beynin her iki yarımküresine birer sinyal (dize vurma vb.) göndermek suretiyle kişiye travmasını düşünmesini telkin ederek duyarsızlaştırma ve yeniden işleme süreçlerini aktif hale getirmektedirler. Konumuz EMDR terapisi olmadığı için şimdilik EMDR – Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme hakkında böyle yüzeysel bilgiyle yetineceğiz. Fakat bir EMDR uygulayıcısı olarak bu terapinin ne kadar kısa sürede ve etkili bir şekilde iyileşmeye yol açtığını da kendi deneyimlerimden yola çıkarak eklemek isterim.
Normal şartlarda stres dediğimiz zaman aklımıza yakın ya da uzak gelecekte olması muhtemel çeşitli durumlar gelmektedir. Örneğin, sınav stresini ele alalım. Kişi sınav yaklaştıkça stres tepkisini artırarak bu duruma tepki vermekte ve bu tepki normalin üzerinde seyrettiğinde yine bir bunaltı söz konusudur. Fakat Travma Sonrası Stres Bozukluğunda ise kişi ansızın, birdenbire, hiç beklemediği bir anda böylesi bir ağır yaşam olayıyla karşı karşıya kalmıştır. Yüzeysel ve kaba bir benzetme yapacak olursak, öncesinde kendisini hazırlayamadığı bu ağır durum için stres tepkisini yaşandıktan sonra vermeye başlamıştır.
Kısa bir travma tanımı vererek yazımıza devam edelim; Travma, zihnin hazımsızlığıdır. Travma, geçmişin bugünü bozmasıdır. Geçmişteki yaşanmış travmaları hatırlatan kimi uyaranlar, olaylar, durumlar bizi bugün’den alıp dün’e, geçmişe götürürler. Bir de bakmışsınız ki kendinizi yeniden travmatize olmuş şekilde bulmuşsunuz. Tetikleyici dediğimiz bu tür durumlardan ise kaçış neredeyse yok gibidir. Hatırlanmak istenmeyen anılar biz istemesek de bir şekilde kendilerini hatırlatmaktadırlar ve bugünümüzü bozmaktadırlar. Tüm kaygı bozukluklarında olduğu gibi Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nda da Panik ataklar görülebilir. Panik atak yaşayan kişiler kendilerini panik hastası olarak tanımlama yönünde eğilim gösterse de aslında Panik Atak bir hastalık değildir. Panik atak, tüm kaygı bozukluklarında zaman zaman bulunabilen bir belirtiler kümesidir. Fakat toplum tarafından aşırı derecede kabul gördüğü için ‘Ben panik atak hastasıyım’ ifadesini kullanan kişilere rastlamaktayız.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile panik atak ilişkisini kısaca şu şekilde formüle edersek sanırım konu daha iyi anlaşılacaktır.
- Panik atak bizi geçmişe, geçmişte yaşadığımız bir nahoş (Travmatik) olaya götürüyorsa: Travma Sonrası Stres Bozukluğu,
- Panik atak bizi belirli durumlarda (örümcek gördüğü zaman, uçağa binmek istediği zaman, fare, yükseklik vb.) yakalıyorsa: Özgül Fobi,
- Panik atak bizi ansızın, hiç beklemediğimiz bir anda yakalıyorsa: Panik Bozukluk tanısı düşünülebilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtileri genellikle yaşanan travmadan 3-4 hafta ya da birkaç ay sonra ortaya çıkabilmektedir.
- Kişi genel görünüm ve davranış olarak aşırı telaş ve korku içerisindedir. Normalde daha önce aldırış etmediği uyaranlara da aşırı derecede duyarlıdır ve en küçük uyaranda irkilme tepkisi verebilmektedir.
- Konuşma ve ilişki kurmasında gözle görülür belirgin bir bozulma olmamakla birlikte telaş gözlenmektedir. Kimilerinde ilgisizlik ve suskun kalma isteği ortaya çıkabilmektedir.
- Duygularda daha çok kaygı (Bunaltı) egemendir. Olay hatırlandıkça kişinin sıkıntısı artar. Rüyalar da olayı hatırlatıcı içerik olabilir. Bunaltı artarsa çökkünlük görülebilir.
- Özellikle travmatik olaylarla ilgili olarak bellek güçlenmiştir. Fakat günlük olaylara karşı ilgi azalmıştır. Kişi unutkanlıktan yakınabilmektedir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu olan kişlilerde en tipik belirti, olay hatırlandığı zaman adeta yeniden yaşanıyormuşcasına algılanmaktadır. Tetikleyici, olayı hatırlatıcı durumlar kişiyi çok hızlı bir şekilde yeniden geçmişteki travma’ya götürebilmektedir.
- Algılama ileri derecede artar ve hafif uyaranlar şiddetli algılanarak irkilme tepkisine neden olur.
- Kişi, olayı unutmak, düşünmemek ister, fakat travmatik olay bütün sahneleriyle kendini hatırlatır.
- Fizyolojik olarak kişi bütün yönleriyle irkilmeye hazır bir vaziyettedir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu Oluş Nedenleri
Her insanın baş edemeyeceği ağır stres durumları olabilir. Böyle koşullarda herhangi bir kişide ağır bunalımlar ortaya çıkabilir. Benliğin bütünüyle dağıldığı, çaresiz kaldığı görülebilir. Ancak Travma Sonrası Stres Bozukluğunun tipik belirtilerini ağır travma ile karşılaşmış her kişide görmeyiz. Kimileri normal denebilecek kısa süreli uyum bozukluğu, kimileri konversiyon bozukluğu, disosiyatif bozukluklar, donakalım (katatoni) ve başka belirtiler de gösterebilir. Bu nedenle gerçek oluş nedeni yalnızca stresin ağırlığına bağlanamaz. Belli bir yapının ve kişilik yatkınlığının da bulunması gerekir. Fakat bu yapının, bu kişiliğin özellikleri henüz aydınlatılamamıştır.
Son zamanlarda çocuklukta yaşanmış olan örseleyici olayların (cinsel ya da başka yönlerden) Travma Sonrası Stres Bozukluğuna bir yatkınlık hazırlayabileceğini bildiren yayınları da görüyoruz.
Travma Sonrası Stres Bozukluğunda travmatik olayın ortak özellikleri şunlardır:
- Acı veren darbenin çok ağır oluşu
- Stresin daha önceden kestirilemeyen, beklenmedik nitelikte oluşu
- Bireyin olay karşısında denetim gücünün olmayışı ya da kalmayışı (çaresizlik)
- Çevre desteklerinin yetersizliği
Örselenme Sonrası Gerginlik (Travma Sonrası Stres) Bozukluğu
- Aşağıdaki yollardan biriyle (ya da birden çoğuyla), gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma:
- Doğrudan örseleyici olay(lar) yaşama.
- Başkalarının başına gelen olay(lar)ı, doğrudan doğruya görme (bunlara tanıklık etme).
- Bir aile yakınının ya da yakın bir arkadaşının başına örseleyici olay(lar) geldiğini öğrenme. Aile bireyinin ya da arkadaşının gerçek ölümü ya da ölüm olasılığı kaba güçle ya da kaza sonucu olmuş olmalıdır.
- Örseleyici olay(ların)ın sevimsiz ayrıntılarıyla, yineleyici bir biçimde ya da aşırı bir düzeyde karşı karşıya kalma.
- Örseleyici olay(lar)dan sonra başlayan, örseleyici olay(lar)a ilişkin, istenç-dışı gelen aşağıdaki belirtilerin birinin (ya da daha çoğunun) varlığı:
- Örseleyici olay(lar)ın yineleyici, istemsiz ve istençdışı gelen, sıkıntı veren anıları.
- İçeriği ve/ya da duygulanımı örseleyici olay(lar)la ilişkili, yineleyici sıkıntı veren düşler.
Not: Çocuklar, içeriği belirsiz korkutucu düşler görüyor olabilirler.
- Kişinin örseleyici olay(lar) yeniden oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme (dissosiyasyon) tepkileri (örn. geçmişe dönüşler). (Bu tür tepkiler, belirli bir görülme aralığında ortaya çıkabilirler; en uç biçimi, o sırada çevresinde olup bitenlerin tam olarak ayırdında olmamadır.)
Not: Çocuklar, oyun sırasında, örselenmeyle ilgili yeniden canlandırma yapabilirler.
- Örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlarla karşılaşınca yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama.
- örseleyici olay(lar)ın simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlara karşı fizyolojiyle ilgili belirgin tepkiler gösterme.
- Aşağıdakilerden birinin ya da her ikisinin birlikte olmasıyla belirli, örseleyici olay(lar)dan sonra ortaya çıkan, örseleyici olay(lar)a ilişkin uyaranlardan sürekli bir biçimde kaçınma:
- örseleyici olay(lar)la ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da duygulardan kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları.
- Örseleyici olay(lar)a ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da duyguları uyandıran dış anımsatıcılardan (insanlar, yerler, konuşmalar, etkinlikler, nesneler, durumlar) kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları.
- Aşağıdakilerden ikisinin (ya da daha çoğunun) olmasıyla belirli, örseleyici olay(lar)ın ortaya çıkmasından sonra başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olay(lar)a ilişkin bilişlerde ve duygudurumda olumsuz değişiklikler olması:
- Örseleyici olay(lar)ın önemli bir yönünü anımsayamama (özellikle unutkanlık çözülmesine [dissosiyatif amnezi] bağlıdır ve baş yaralanması, alkol ya da madde kullanımıma bağlı değildir).
- Kendisi, başkaları ya da dünya ile ilgili olarak, sürekli ve abartılı olumsuz inanışlar ya da beklentiler (örn. “Ben kötüyüm”, “Kimseye güve- nilemez”, “Dünya tümüyle tehlikeli bir yerdir”, “Bütün sinir sistemim kalıcı olarak bozuldu”).
- örseleyici olay(ların)ın nedenleri ve sonuçlarıyla ilgili olarak, kişinin kendisini ya da başkalarını suçlamasına yol açan, süreklilik gösteren, çarpık bilişler.
- Süreklilik gösteren olumsuz duygusal durum (örn. korku, dehşet, öfke, suçluluk ya da utanç).
- Önemli etkinliklere karşı duyulan ilgide ya da katılımda belirgin azalma.
- Başkalarından kopma ya da başkalarına yabancılaşma duyguları.
- Sürekli bir biçimde, olumlu duygular yaşayamama (örn. mutluluğu, doyumu ya da sevgi duygularını yaşayamama).
- Aşağıdakilerden ikisi (ya da daha çoğu) ile belirli, örseleyici olay(lar)ın ortaya çıkmasıyla başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olay(lar)la ilintili, uyarılma ve tepki gösterme biçiminde belirgin değişiklikler olması:
- İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında).
- Sakınmaksızın davranma ya da kendine zarar veren davranışlarda bulunma.
- Her an tetikte olma.
- Abartılı irkilme tepkisi gösterme.
- Odaklanma güçlükleri.
- Uyku bozukluğu (örn. uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük ya da dingin olmayan bir uyku uyuma).
- Bu bozukluğun süresi (B, C, D ve E tanı ölçütleri) bir aydan daha uzundur.
- Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
- Bu bozukluk, bir maddenin (örn. ilaç, alkol) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
Çocuklarda Travma
Altı Yaşındaki ve Altı Yaşının Altındaki Çocuklar İçin Örselenme Sonrası Gerginlik Bozukluğu
- Altı yaşındaki ve daha küçük çocuklarda, aşağıdaki yollardan biriyle (ya da birden çoğuyla), gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde, ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşma ya da cinsel saldırıya uğrama:
- Doğrudan örseleyici olay(lar) yaşama.
- Özellikle birincil bakım verenler olmak üzere, başkalarının başına gelen olay(lar)ı, doğrudan doğruya görme (bunlara tanıklık etme).
Not: Doğrudan doğruya görme (tanıklık etme), elektronik yayın ortamları, televizyon, sinema ya da görseller aracılığıyla görmüş olmayı kapsamaz.
- Ana babasından birinin ya da bakım veren kişinin başına örseleyici olay(lar) geldiğini öğrenme.
- Örseleyici olay(lar)dan sonra başlayan, örseleyici olay(lar)a ilişkin, istenç-dışı gelen aşağıdaki belirtilerin birinin (ya da daha çoğunun) varlığı:
- Örseleyici olay(lar)ın yineleyici, istemsiz ve istençdışı gelen, sıkıntı veren anıları.
Not: Kendiliğinden ortaya çıkan ve istençdışı gelen anıların sıkıntı veriyor gibi görünmesi gerekmez ve bunlar, oyunda yeniden canlandırılıyor gibi dışa vurulabilirler.
- İçeriği ve/ya da duygulanımı örseleyici olay(lar)la ilişkili, yineleyici sıkıntı veren düşler.
Not: Korkutucu içeriğin örseleyici olayla ilişkisini kurmak olanaklı olmayabilir.
- Çocuğun örseleyici olay(lar) yeniden oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme (dissosiyasyon) tepkileri (örn. geçmişe dönüşler). (Bu tür tepkiler belirli bir görülme aralığında ortaya çıkabilirler; en uç biçimi, o sırada çevresinde olup bitenlerin tam olarak ayırdında olmamadır.) Çocuklar, oyun sırasında, örselenmeyle ilgili yeniden canlandırma yapabilirler.
- Örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlarla karşılaşınca yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama.
- Örseleyici olay(lar)ı anımsatıcılara karşı fizyolojiyle ilgili belirgin tepkiler gösterme.
- örseleyici olay(lar)la ilintili uyaranlardan sürekli bir kaçınmayı ya da örseleyici olay(lar)a ilintili bilişlerde ve duygudurumda olumsuz değişiklikler olduğunu gösteren, olay(lar)dan sonra başlamış ya da kötüleşmiş, aşağıdaki bir (ya da birden çok) belirti bulunmalıdır:
Uyaranlardan Sürekli Kaçınma
- Örseleyici olay(lar)ın anılarını uyandıran etkinlikler, yerler ya da nesnel anımsatıcılardan kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları.
- Örseleyici olay(lar)ın anılarını uyandıran insanlar, konuşmalar ya da kişilerarası durumlardan kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları.
Bilişlerde Olumsuz Değişiklikler
- Olumsuz duygusal durumların sıklığının önemli ölçüde artması (örn. korku, suçluluk, üzüntü, utanç, şaşkınlık).
- Önemli etkinliklere karşı duyulan ilgide ya da katılımda belirgin azalma, bu durum, oyun oynamada bir kısıtlılık göstermeyi de kapsar.
- Toplumsal olarak geri çekilme, içine kapanma.
- Sürekli bir biçimde, olumlu duygulan daha az gösterme.
- Aşağıdakilerden ikisi (ya da daha çoğu) ile belirli, örseleyici olay(lar)ın ortaya çıkmasıyla başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olay(lar)la ilintili, uyarılma ve tepki gösterme biçiminde değişiklikler olması:
- İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında) (aşırı huysuzluk yapmaları da kapsar).
- Her an tetikte olma.
- Abartılı irkilme tepkisi gösterme.
- Odaklanma güçlükleri.
- Uyku bozukluğu (örn. uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük ya da dingin olmayan bir uyku uyuma).
- Bu bozukluğun süresi bir aydan daha uzundur.
- Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da ana babasıyla, kardeşleriyle, yaşıtlarıyla ya da diğer bakım verenlerle ilişkilerinde ya da okulda davranışlarında bozulmaya neden olur.
- Bu bozukluk, bir maddenin (örn. ilaç ya da alkol) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
Yukarıda DSM 5’den alınan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Dolayısıyla bu makalede ya da internette okuduğunuz herhangi bir makalede belirtilen bilgilerden yola çıkarak kendi kendinize bir teşhis koyma hatasına düşmeyin.
Konya Klinik Psikolog sitesi olarak bu yazımızda sizlere Travma Sonrası Stres Bozukluğu – Örselenme Sonrası Gerginlik Bozukluğu hakkında bilgi vermeye çalıştık. Geçmişte yaşadığınız ve sürekli olarak belli durumlarda sizi bugün rahatsız eden travmatik anılardan kurtulmak için mutlaka uzman desteği almanızı önerim. Konya’da Psikolog arıyorum diyenlerin mutlaka alanında uzman birinden yardım almaları çok önemlidir. Yazımızda Prof. Dr. Orhan ÖZTÜRK hocamızın Ruh Sağlığı ve Bozuklukları isimli eserinden ve DSM 5 tanı ölçütlerinden yararlandım.
Hakan TOKGÖZ
Konya Klinik Psikolog
05111116504
No Responses